TARİHÇE
Kahve üretimi Burundi’de vahşi inişler ve çıkışlar ile bir roller coaster ürünü olmuştur: Ülkenin bir Belçika kolonisi olarak geçirdiği dönemde kahve, bi nakit mahsulüydü, ihracat çoğunlukla Avrupa’ya geri gidiyor ya da diğer kolonilerde Avrupalılar tarafından kahve talebini besliyordu. Belçika egemenliğine göre, Burundili çiftçilerin her biri belirli bir sayıda kahve ağacı yetiştirmek zorundaydılar. Elbette bu iş için çok az para alıyorlardı. Ülke 1960’larda bağımsızlığını kazandığında, kahve sektörü (diğerleri arasında) özelleştirildi, araştırma veya fiyat istikrarı ve müdahalesi için gerekli olmadıkça hükümetten kontrolü elinden aldı. Ancak, kahve tarımı bundan kötü etkilendi kalite ve çiftçi kazançları düşünce insanlar kahve yetiştirmekten vazgeçti ya da düşük kalite üretim yaptılar.
İç savaşa uğramış 1990’lardan ve ülke ekonomisinin neredeyse tamamen yıkılmasından sonra, kahve yavaş yavaş tarım sektörünü kurtarmak ve dövizleri arttırmak için olası bir araç olarak ortaya çıktı. 2000’lerin ilk on yılında, büyük ölçüde Ruanda’nın kahve yoluyla yeniden yapılanma başarısından esinlenerek ilham alan Burundi’nin kahve endüstrisi yatırımlarda bir artış gördü ve hem özel hem de devlet tarafından işletilen kahve şirketlerinin ve tesislerinin sağlık dengesini biraz daha arttırdı. İstikrar ve küçük boyutuna ve karmaşa geçmişine rağmen Burundi’nin gelişmekte olan kahve yetiştiren bir Afrika ülkesi olarak kendisini kurmasına yardımcı oldu.
Ruanda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti gibi, Burundi de kahvelerde patates benzeri bir tat bırakan ve göz ile görülmeyen mikro organizmalardan kaynaklanan “Patates Defekti (Patato Defect)” ile savaşmaktadır. Son yapılan araştırmalar umut verici niteliktedir. Umarız gelecekte patato defectsiz günler bizi bekliyordur.
MICROLOTLAR

Afrika’daki komşularının çoğu gibi, Burundi neredeyse varsayılan olarak mikrolot üretiyor: Genelde çiftçilerin arazileri bir hektardan daha az ve kahve meyvelerini merkezleştirilmiş SOGESTALs (Sociéte de Gestion des Stations de Dépulpage Lavage) adı verilen yıkama istasyonlarına satıyorlar. Ve bu tür istasyonlarda bir lot yaratmak için bir çifçinin getirdiğinden daha fazlası gerekiyor. Bu satı alma şekli Tek üretici, tek çiftlik ya da tek varyete lotların takip edilmesini neredeyse imkansız kılıyor. Bu yüzden Burundi’de kahveler genelde yıkama istasyonu isimleri ile adlandırılıyor. (Kayanza bölgesinde 21 tane yıkama istasyonu var. )

Hem özel hem de devlet tarafından işletilen istasyonlardaki liderliğe ve yönetime bağlı olarak, işlemlerde detaylara gösterilen özen, kahve arasında kalite ve homojenlik yaratmak için gereken titiz sıralama, fermantasyon ve yıkama ile büyük bir fark yaratıyor. Burundi’deki tipik işleme yöntemi, Kenya’ya benzer, dökülmeden yaklaşık 12 saat sonra “kuru fermantasyon” ve ardından dağ suyunda 12 ila 14 saat bekletilir. Kahveler yoğunluğu sıralamak için yüzer, daha sonra yükseltilmiş yataklarda parşömende kurutulmadan önce tekrar 12-18 saat bekletilir.

Bir Cevap Yazın